Geçtiğimiz cuma günü Ali Türk ana arıları aldıktan sonra iş yerindeki kutuları aşağıdaki gibi birleştirmiştik. Bu kutular açıldı. En üstteki kattaki arılar alt katla aralarını ayıran ve çıta araları hizasına gelecek şekilde bıçakla kesikler attığımız gazete kağıdını delmişler ve alttakilere naber napıyosunuz der gibiydiler..
31 Mart 2009 Salı
Kutulardaki arılar depoya aktarıldı...
29 Mart 2009 Pazar
Haftasonu Özlem ve Meraklarımızı Giderdik...
Bu hafta sonu hava yazdan kalmaydı. Soluğu Ereğlide aldım. Cumartesi öğlen saatleri gibi başladım sırayla arıları açmaya. Yirmi koloni tek tek elden geçti. Yavru durumları, günlük yumurta olması ve ana varlığı gözden geçirildi. Kimi arılarım 6 çerçevede arı mevcudu ile baharı karşıladı.
27 Mart 2009 Cuma
İlk analar müşteriye teslim edildi:))
Bu gün bizimki İstanbula işleri dolayısıyla gelmişti. Gelmişken şu analarıda alayım dedi ve saat 13.00 gibi telefon etti. Gittik aldık ve işyerine geldik. Kutuları görünce yüzündeki gülümseye bakın. Dur maskeni tak felan demeye kalmadı hemen açtı kutunun birini. Yav dedi bu kutu bayağı gelişmiş neyle besledin bunları. Tabi meslek sırları söylenmeyeceği için invert şurupla beslediğimizi söylemedik.
23 Mart 2009 Pazartesi
Kırmızı başlıklı kız hikayesi farklı bittii...
Bu hafta sonu Ereğlideydim. Cumartesi günü yağmur yok, ama hava serin. Arıların beslenmesi lazım ama çıta çekilecek gibi değil. Hafta içi hazırladığım 12 litre invert şurubu aldım yanıma geçtim arıların başına. Hiç uçuş yok. Polen felan gelen giden hakgetire.
20 Mart 2009 Cuma
Bir Kış Bir Yaz derken bu gün güzel havayı değerlendirdik...
Dün İstanbulda yer yer kar yağdı. Kurtköy tarafında dün akşam üstü arabanın termometresi 2 dereceyi gösteriyordu. Ama bu sabah 8 derece ve hava güneşli olunca hemen iş yerindeki kutuların yanında aldım soluğu. İlk önce gemiden başladım. Şuruplarını tam olmasa da çekmişler. Bende tamamladım. Bizim gemi kaptanı kızımız alımlı alımlı geziyor çıtalarda. Keyfi yerinde görünüyordu.
14 Mart 2009 Cumartesi
.......... ......rı gibi gezdik..
Bu gün sabah kalkamadım. Baktım saat 11.00 olmuş Ali de İstanbula gelecekti naaptı diye bir arayım dedim. Başakşehirde Salih abimizin yanındaymış. Atladım arabaya bizede gezme lazım ya doğru oraya. Başakşehirden foto yok. Niye derseniz Salih abinin makinanın pilleri bitmiş benim pilleri ona ödünç verdim. Eh naapalım o kısmın haberlerini onun blogda izleriz artık.
Daha sonra Ali Türkle beraber geçtik Mustafa Kabaoğlu hocamın Murat Çakırla beraber çalıştıkları arılığa. Arılık güzel bir yerde şehrin göbeği. Etrafı ağaçlarla çevrili, arıcıların evlere yakın daha ne olsun. Burada bu gün gelemeyen bir kaç arıcının daha arıları mevcut. Çok güzel dizilmişler. Arılık temiz ve düzenli.