27 Kasım 2011 Pazar

Yağma:/(

Geçtiğimiz çarşamba arılığa gidip işlerimin en sonunda terasdaki arılarıma da bakayım dedim. Bu arılarım; iyi baktığım, kendi üretimim olan özel koloniler:) bu nedenle bakımlılar. Bir tanesi 5-6 çıta arılı olarak tutulmuşdu. Bu durumda tutmamın nedeni anaya çok fazla yumurta attırmamak amaçlıydı. Aynı zamanda da bana 300 metre aşağıya 50-60 koloni geldi bu sene. Sonuçda bu kolonilerden olduğunu zannettiğim yağmalama girişimi meydana gelmiş. Şu manzaraya bakın sanki ortaçağ meydan savaşı yaşanmış ve savaş alanı ölü arı dolu. Bu görüntü olayın terasda olmasından kaynaklanıyor, arazide olsa bu kaddar ölü arı böcekler tarafından halledilip bize gösterilmiyor. Yada otların arasında göremiyoruz.

Burasıda savaşın yaşandığı kalenin kapısının önü:/) yani kovanın musluğu. Yerler petek kırıntıları ve yağmalanan balın bulaşıkları....

Saldırıya uğrayan komutan hayatta. Ordusunun nufusu bayağı azalmış ama kale kontrolündeydi. Ama yağmalanma işte savaş gibi sonuç kötü.

Ama dedim ya benim için kıymetli bu arı. Şu anda 2-3 çıta kadar kalmışlar. Aldım geldim balkona. Yakın çevremde arı yok bu nedenle kışın rahat edip yaralarını saracaklar. Bende kışın oyuncak sahibi oldum. Bahara götürürüm artık.

24 Kasım 2011 Perşembe

Duramadım dün gene arılıktaydım:/(

Geçtiğimiz cumartesi günü arılığıma gitmiş, açlıkdan sönen bir kutu ve açlık sınırında olan diğer kutularımı beslemiştim. İçim rahat etmedi dün öğleden sonra boş olmam nedeniyle bir kez daha invert şurubumu yanıma alıp gittim. Yeni makinamın kartını yeniledim. Bu sefer çuvallamayacağım. İşte ilk makro denemem, karakovanın önündeki bir arı.

Gitmişken bahçede kalan son ürünleri de topladım. Zeytinlerimi de topladım. İlhami abinin paylaştığı yöntemle yapacağım bunları.


Gariplerim az bi şerbet aldılar hepsi kapı önünde nöbetteler:(

Cumartesi verdiğim şuruplar çekilmiş.


Bu sefer miktarı artırdım. Bu hafta hava sıcaklıkları 12-13 derece cıvarı gıdecek çekerler diye düşünüyorum.


Benim depo kovan arı nüfusu olarak ve bal stoğu olarak mükemmel. Buda güçlü bir koloninin kışa rahat girdiğinin görsel olarak ispatı.

Cumartesi kümesimin zeminini ahşap kapladığımı söylemiştim. Hayvanların ayağını pislikden ve soğukdan korumuş oldum. Sağda görülen şamandıralı suluğum kendini kanıtladı. Üstünde 200 litrelik su deposu var. Yemliklerde yaklaşık 6 hafta yetecek miktarda yem içeriyor. Yani kışın kar kıyamet zamanları 6 hafta gitmesem olacak.


22 Kasım 2011 Salı

Arıcı sohbetini özlemişim...

Yeni arıcı abimiz Zaim bey ve benim usta dün akşam ziyaretime geldiler. Zaim beyle tanışmamızda böyle kısmetmiş. Yüz ifadelerimizden neler konuştuk anlaşılıyor fazla söze gerek varmı:) arıcılık hakikaten güzel bir uğraş.

Aylardır arabanın bagajında gezdirdiğim, kimin gönderdiğinide hatırlamadığım:( larva transferi için kullanılan ışıklı aparatlardan zaim beye de verdim. Yaw dedi dur ben larva transferi yapabilecekmiyim:) abi merak etme Ali yapıyor biz niye yapamayalım deyince haklısın dedi:) aşağıdaki görüntüde de fotoğraf çektiren konu mankenleri gibi ne güzel poz vermişim:) istesem olmaz.


Buda gene aylardır bizim ustanın elinde bekleyen ve alamadığım (üstüne yatacakdı ama yemedik) antivarroa çekmeceli ve polen tuzaklı tabanlık. Musluk girişine polen tuzağı aparatı takılıyor ona aklınca bizimki el koymuş ama yemezler alırım ben onu:)


Buda çekmecenin çekili hali. Karamürselden arıcı arkadaşımız Adem Yamak aynı zamanda meslek olarak marangoz olduğu için bu tabanlığı hem dizayn etti ve hemde üretti. İşçilik harika. Denendimi derseniz bizim usta bu altlıklardan kullanıyor. Zaten Adem abide bu ürünü geliştirme aşamasında aksaklıkları tespit edebilmek için Aliyle sürekli irtibatlıydı . Son şekli bu oldu ve sağolsun bana da göndermiş.

20 Kasım 2011 Pazar

Ohh be üç hafta sonra...:)


Üç haftadır elde olmayan sebeplerle gidemediğim arılığıma sonunda dün gidebildim. Hava 12-13 derece civarı olunca arı uçuyordu. Kutulardan bir tanesini açlıkdan sönmüş durumda buldum. Bu son üç haftalık ihmalin getirdiği bir sonuç. Kalan beş kutuma ikişer bardak koyu invert şurup verdim. Daha önce bir kutumda terk olmuştu bununla birlikte bu sene kutu kaybım ikiye çıktı.


Aşağıdaki kolonide geçen sene kovanı terk etmişti. Anasının kanatları kesik olduğu için anayı kovanda üç beş arıyla gezerken bulmuştum. Bu sene gene aynı naneyi yemiş ve ebesini görmüş. Yerde bir avuç arıyla yatarken buldum. Hepsi soğukdan mefta olmuşlar. Ayrıca fotoğraf makinemdeki kart da hapı yuttu o nedenle bazı fotolarım gümledi. Bu nedenle daha neler vardıda fotoğraflarda mefta oldular:(


Bu hafta en önemli işim tavuk kümesinin tabanını ahşap kaplama işiydi. Havalar soğudu taşda çıplak ayakla gezmek olmaz dedik, terlikde bilmez bunlar diye  zemini ahşap çıtadan ızgara haline çevirdim:) Hem pislikleri çıtaların altında toplanacak ve dolayısıyla temizlik kolay olacak hemde üşütmeyecekler. Bunu da fotoladımda eh kısmet haftaya :)
Bizimkiler üç hafta kapalılar saldım inekleri. Bu arada Vecdi abimizle telefonda konuşuyorum bizim horoz öttü:) Vecdi abi vay be ne ötüş o dedi... Ereğliden bir öttü Kemahdan duyduk dedi:) Ustaya duyurulur. Kendisi bir ötsün bakalım nerelerden duyulacak:(


Yerli tavuk işte:( kış kıyamet gurk olmuş gene. Hemde 1,5 metre yukarda:( dedim ellemiyom seni çıkar civcivleri de gör gününü:( bu soğukda nasıl bakacak onlara ayrıcada nasıl indirecek aşağı beraber görecez.Ben kümesin içinde tahta çaktım durdum hiç kalkmadı arada takır tukur yumurta çevirdi:) Daha önce yumurtalarının yerini değiştirmiştim yeni yerinde tekrar yatmamıştı. Bu sefer ellemedim.

8 Kasım 2011 Salı

Büyükşehirde Kurban Bayramı.

İstanbulda kurban bayramında teknolojiyi kullanarak vatandaşların rahatını düşünen bir kuruluşa sonunda denk geldim. Hersene kurban kesmek, parçalamak vede eğer hisseli girmişseniz hakkaniyetli olarak kesim yerinde bölüşmek hep sıkıntılı olmuştur. Bu sene Kozyatağı Carrefour alışveriş merkezi çok güzel bir hizmete imza attı. Büyük ve küçükbaş hayvanlar bir bölümde görücüye çıkmışlar bekliyorlar. Bakıp bütçenize  göre beğenip alıp emanete veriyorsunuz. Eğer büyük baş hayvan olsun diyorsanız kendi ekibinizi kurmanıza da gerek yok. Elinde defter olan bir görevli var gidip isminizi yazdırıyorsunuz. Liste yedi kişi olunca bir hayvan beğenip tartıp alıyorsunuz. Size kesim günü ve saati için randevu veriyorlar. O gün gelip kestiriyorsunuz. Buraya kadar pek çok yerde rastlayacağınız bir uygulamadan bahsettim. Asıl önemli çalışma bundan sonra devreye giriyor. Kesilen hayvan önce yüzülüp 8 parçaya ayrılıyor. Daha sonrada şerit testere kurulu olan bir bölüme getirilip orada kemikli ve kemiksiz parçalar ayrı ayrı hazırlanıyor. Hemde her bir parça 1 kg lık olacak şekilde. Bu işlem şerit  testerede oldukça hızlı gerçekleşiyor.


Daha sonra kemikli ve kemiksiz parçalar ayrı ayrı  tartılarak yedi eşit parçaya ayrılıyorlar. Bütün bu işlem 2 saat kadar sürüyor ve etinizi alıp ekip arkadaşlarınızla helalleşip evinizin yolunu tutuyorsunuz.


Eve gelincede eşe dosta ihtiyacı olanlara paylaştırırken parçalar birer kıloluk olduğu için hiç zorlanmıyorsunuz. Bu hizmeti düşünüp uygulayanlara kendi adıma teşekkür ediyorum.