Bu hafta Yusuf Şimşak kardeşimizin misafiri idik. Arabaları evin yanına kadar çıkaramadık, köy mezarlığının kapısına bıraktık. Yukarı çıkınca dedim inşallah kimse ölmez. Dönüşte baktık ölen olmamış:)
Ustam ne zamandır lavanta çelikleri ister dururdu. Komşu sitenin bahçesindeki lavantalardan ona çelikler hazırladım. Oda bana annesinin yolladığı sirke ve pekmezimi getirdi.
Baheçeye girer girmez İlhami abi iş güvenliği tedbirlerini aldı:)
İstanbulda kar kalktı ama İshaklıda hala 30-40 cm kar var.
Musluklara güneş vurdukça tek tük temizlik uçuşu oluyordu.
Gençlik başka şey tabi, yaklaşık 500 metre mesafeden malzeme taşınması işi hep onlara kaldı:))
Bizim ustada Tarkan ve kurdu gibiydi maşallah:))
Her yerde bir kusur bulur mübarek. Daraltılmamış bir musluk buldu:( dedim belki hayvanlar bunaldı açtı elleme...yok illede daraltacak..
demir sehpaların sıkıntısı toprak ıslanıp yumuşayınca ayakların batması sonucu devrilmeleri. Taşlardan destekler yaptık.
Kovan kapaklarının üstündeki taşlar eksilince yerlerine kar topu koyduk rüzgardan kapaklar uçmasın.:))
Karda soğuk meşrubat hazırlama tekniği:)) buzdolabı yok diyenmi var oralarda:))
Yusuf abimiz İlhami abiye sarmısak nasıl doğranır dersi verirken.:)
Usta açlıktan helak olacak gidip gelip otlanıyor pişmedi daha desekte anlatamadık:))
Sonunda pişti..
Afyon keçileri fırında
Yemek önünde ya şaklabanlığın bini bi para:))
Yemek yerken konuşulmaz annem öyle derdi:))
Ahh ah bide uzanacak yer olsaydı:))
Keçi de hazır ama zor gitti be..
Güzel bir günden Yusuf abimize çok teşekkür ederim.