Bu hafta yaptıklarım okumakla bitecek gibi değil :))

Üç haftadır bahçeme gitmemiştim. Cuma akşamından 12 litre invert şurubumu hazırladım.

Bu sabah arılığıma vardımki ne göreyim :( geçen hafta köstebeğin deliğinde bıraktığım tuzak düzeneği duruyor ve inek deliği kapatmış.

Tavuklarım tüy değişimini bitirmiş olsalar gerek ki yumurtlamaya başlamışlar.

Üç haftadır kapalı olmalarınden olsa gerek akşama kadar içeri girmediler.

İlk iş arıları tek tek kontrol ettim. Bizim depo kovan ana kutularımı bununla arılandırıyorum. Keyfi yerinde.

Sıkıştırma uyguladığım kolonilerde de durumlar tahminimden iyi çıktı.

Karakovanına düzen tutturamayanlara örnek olsun:) karakovan böyle olur.

Böyle şerbetlenir..:)

İzoleli kovanlar ahşap olanlara göre her zaman bir adım önde ..

Şerbet az geldi :((

strafor ruşet on numara gidiyor..Besledim. Bu gözlemim devam ederse ve başka aksilik olmazsa srafora dönebilirim.

Diğer damızlık kolonim.

Kutudan strafor ruşete aktarmışdım oda çok güzel çalışıyor.

Anası yumurtaya başlamış.:)) invert şuruplabeslendi.

Arılarımın işi bitince ilk iş köstebeğe el attım. Gene iki adet enginarımı yemiş:(( Mehmet Yüksel kardeşim Almanyada egzoz dumanı verdiklerini söylemişti hemen çim biçme motorumun egzozuna bir hortum taktım

Hortumun ucunuda delikden sokup toprakla kapadım ki duman dışarı çıkmasın. Epey bir çalıştırdım. Hortum ısınınca eriyor üzerine hortumla su dökerek soğutma yaptım. Daha sonra hortumu delikten çıkarıp toprağı kapadım. Bakalım haftaya bizimki hayatta kalmışmı anlarız.

Kalan enginarlarımı suladım. Bu sene kuraklıkla başımız dertte olacak anlaşılan.

Kurtköydeki bir hipermarketten çimlenmiş kestane almıştım. 

20 tane kadar ektim. Yarısı bahçede, yarısıda İstanbulda bakalım nasıl olacak.

En son bir paket makarna kaynattım. içinede bir tutam et koydum koksun diye:))

Kesin cins bir it ama sevemedim karnını doyurup tüydü :)

Bu kızda benim oranın müdavimlerinden oda tıka basa doydu..

Unutmadan kendimizi de ihmal etmedik:)) bizim usta ben bunu yerken mesaideydi. Boğazımdan geçmedi desem inanırmısınız:))

Hem gezi hem dost ziyareti.

Bu hafta demiştim ya gezmem geldi diye:) soluğu Mehmet Yüksel kardeşimin köyünde aldık. Sabah erkenden yola çıktık ve 10.30 gibi köydeyiz. Kapıyı açarken hay sizi tanıdığım güne.....:( der gibi bakıyordu.

Yolda ekip olarak tembihledik yav burda bari bostana meyveye girişme diye ama kapıdan girer girmez ilk işi çeri domatesin tadına bakmak:/(

Bunlarda çitlemelik kabaklar. Edirneden buralara kadar tohumları gelmiş ve olgunlaşmışlar.

Hemen kahvaltıya geçildi. Adamın yüz ifadesine bakın hele:)

Bu kadar yenince eritmek lazım ya köy gezisi başladı. Manzaranın güzel göründüğü yerlerden çevre tanındı.

Mehmet in komşularından biri ormanda heykel şeklinde doğal olarak şekillenmiş ağaçları topluyor ve bir koleksion oluşturmuş. Çok güzel öernekler mevcut. Aslında adamcağızın bu konudaki yeteneğini fark ettiğinizde hem seviniyor hem hüzünleniyorsunuz. Neden derseniz zamanında konuyla ilgili eğitim alsa neler olurmuş acaba diye.

Bunlar adamcağızın zaman içinde avladığı yaban domuzlarının dişleri. Bu dişleri ilk kez yakından gördüm ve nasıl çalıştığını anladım. Ormanda yaban domuzu görüpte yanına gidip sevmeye kalkmamam için iyi eğitim bir oldu :)

Bu ağaçta ormanda kendi kendine zeybek oynarken amcamıza yakalanmış:)

Kuğu takliti yapan bir ağaç alınıp getirilmiş masa yapılmış

Mehmetin dedesinin yaptığı samanlık. Hey gidi dedirtiyor insana çivi çakılmadan yapılmış ahşap bina. Aslında yaşadığımız yerlerde bir zamanlar birileri neler yaşamış neler ama ilgilenmiyor ve izleri korumuyoruz.

Düven.... ben çocukluğumda buna binmiş şanslı insanlardanım.

Günün finali böyle yapıldı. Mehmet kardeşimin ve babasının kesesine bereket. Annesi bayağı yoruldu onunda ellerine sağlık. Seni iyiki tanıdık.

Bu günün en önemli olayı ise fotoğraf çekerken hacı abim bana baktı ve gülümsedi:) tarihe not düşelim dedim:)