30 Mart 2011 Çarşamba

Emeklilik zormuş yaw:)


İyiki bana leblebi geldi. Dilim tutulaydı demeseydim:=)onlardan biri kesin benimdir deyip anında iş yerimde bitti.:) Gelir gelmez benim aletlerle başladı oynamaya. Neymiş ne güzel işmiş sermaye de istemezmiş:( dedim haklısın sırf üşendiğim için bir iki tane özel hastane açmıyorum:( yoksa ne varki :)



Vecdi abimiz gene bizi utandırdı..Köy tavuğu yumurtası, meyve fidanları ve leblebi göndermiş sağolsun. Yumurtalar salı günü Sadri abinin kuluçka makinesine konacak hayırlısı bakalım.




Sadri abimizde sağolsun nazımıza oynar. Şimdiye kadar hiç gık demedi. Bizim malum aletleri bitirme noktasına getirmiş. Alininkinde bazı değişiklikler yaptı; böyle daha kullanışlı olacakmış, bakacaz artık.



Sadri abinin iş yerindeki arıları bir görelim dedim. İlk kovanı açtık ve ortaya yukardaki görüntü çıktı :( Abi dedim bu çıta niye böyle duruyor sığmadımı:) evet dedi senin çıta bu:( yaw dedim bu çıtalar benim olamaz amaa..bir yerden tanıdık geliyo bana derkeeeen.. Alinin çıtalar çıktı tabiki. Bizimki bir zamanlar ustasının kovanlarını karıştırmasından bıkmış ve kendine daha uzun çıtalar tabikide kovanlar yaptırmışmış:( Allah buna ne versin diyecem hangisini isteyim şaşırdım o kadar çok eksik varki:(



Sonuçta çıtalardaki arıları kovan içine silkip çıtaları kesip kısalttık.



Sonuçta koloniyi kovanın bir yanına yaslayıp sıkıştırdık. Arıların teşekkür bağrışlarını duyar gibiydim...Anlayacağınız bu gün de gezdim durdum. Emeklilik zor zeneat be:)

27 Mart 2011 Pazar

Bahar geliyor. Yakında depara kalkarız..


Bu hafta sonu işlerim neddeniyle cumartesi günü arılarıma gidemedim. Bu gün bazı müdehalelerde geç kalmamak amaçlı gittim.





Bu sabah erkenden arılığın yolunu tuttum. Hava güzel polen gelişi superdi.





Kışı balkonda geçiren garip durumu kurtarmış. Sonbaharda yağmacılardan kafasını kaldıramayan bu koloni arslanlar gibi.





Kapalı erkek görmek isteyenler bu resime bakabilirler:)





Bu kapalı yavrular çıkarsa breh breh kim tutar bunları yaw...:)





Bu gördüğünüz bu sene yaptığım yarım ballık. Diyeceksiniz daha önce gördüydük ne var?





İşte bu var. Bu seneki ana arı çiftleştirme kutularımın çıtaları böyle olacak. Geçen senelerde bu kutulara çıta hazırlayacam diye perişan oluyordum. Bu yarım ballık için olan plastik yanak çıtaları çok iyi oldu. Aslına bakarsanız bu işin fikir babası Sadri abimiz. İlk onda gördüm bu şekilde petek ördüreceğim sonrada kutulara aktaracağım.

20 Mart 2011 Pazar

Bademler açtıııı.:)


Bu hafta balkondaki ruşetimi arılığıma getirdim. Aktaracağım tel altlıklı kovanı önce kazıyarak temizledim.

Daha sonrada pürmüzle yakarak dezenfekte ettim.


Bu kovana dış kısma bir adet tam ballı çıta verdim. Bu sıralar tüketim artacak lazım olur ineklere:) bunun iç tarafına bir ham petek ilave ettim. Şurupluğuda ihmal etmedim tabi.


Ruşeti açtım.


Yavrulu çıtalar görülüyor. Bu kapalı yavrular çıktığı zaman nasıl bir koloni olur bu söylememe gerek varmı..




Yedi çıtalı bir koloni haline geldi. Bakalım haftaya neler göreceğiz. Bu hafta sonu hava 8-9 derece ve zaman zaman yağmurluydu. Bu koloni cumartesi arılığa geldi ve pazar günü aktarıldı. Bu çok önemli zira geçen sene hava 20 derecede iken Saim Gürel ile muğladan iki gün önce gelen arılarını aktaralım demiştik, arı bizi öyle bir sarmıştıki maskeleri 200 metre ilerde çıkarabilmiştik:) İşte bu arıyla çalışmak bu kadarki keyifli. Bazı arkadaşlar inatla karşı çıkıyorlar bu arıya. Ben şahsen çok memnunum. Yalnız yukardaki yavru durumu ve balkonda yaptığım uygulamalar dikkate alınırsa saldım çayıra mevlam kayıra türünden arıcılık yapanlar bu arıyla duvara toslarlar. Ama koloni yönetiminin inceliklerine dikkat edilirsede çok keyifli ve verimli arıcılık yaparlar. Bizim usta bu arı acemi arısı değil der ya doğrudur.


Bakın benim oralarda bademler yeni çiçeklendi. Bademleri çiçeklenenler kendi arılarıyla benimkileri kıyaslarlarsa daha bi anlayacaklardır ama genede kendileri bilirler:)

18 Mart 2011 Cuma

Balkonda işler tamam...Arılığa gitme zamanı geldi.


16 mart balkon mturunc

Bu sene arılığımda yağmalanırken son anda kurtardığım bir kolonimi balkona getirmiştim. Bu kış onunla idare ettim. Artık beş çıta arılı hale geldi ve sıkışmaya başladı. Bir parti yavru daha çıkarırsa aklı kötü işlere çalışacak:) Bu kolonide erkek arı çıtası ördürdüm ve ana yumurta attı. Amacım erken dönemde böyle f1 kolonilerimde erkek arı üretmek. Ana arı üretiminde bunlar bu sene çok lazım olacaklar.

Yukardaki filmde koloninin dört çıtasının durumu görülmekde. Bu koloninin dailymotionda 15 ocak tarihli bir filmi daha varki bu filmle kıyaslanacak olursa arı durumu, bal tüketimi miktarı ve petek örme miktarı çok güzel gözlenebilir. Özellikle iki aydaki bal tüketimine bakılarak açlıkdan ölen arıların nasıl öldükleri anlaşılabilir. Bu görüntüler; özellikle kışa girerken bal stokları çok iyiydi, çıtanın bal kemeri şu kadardı ama nasıl oldu açlıktan öldüler anlamadım diyenlere ders niteliği olabilecek iki görüntü.

14 Mart 2011 Pazartesi

Ohhh be sonunda havalar ısındı....


Bu hafta sonu bahçemdeki kartopu adlı çiçek polen toplayan arıların sesinden inliyordu.


Buda yumulmuş polene habire çalışıyor, ne işine yararsa.


Bunlarda altı kapalı eski tip kovanda bulunuyorlardı.


Hemen tel altlıklı kovana aktarıldılar.


Arılardan çok bahçe işlerine vakit ayırdım bu hafta. Salih abimiz bana aşılamam içindut çelikleri, kiraz çelikleri getirmiş hepsini aşıladık.


Ayrıca yaklaşık on kök akasya sökmüş getirmiş onlarıda bizim çocuk parkına diktik. Bayağı çalıştı sağolsun. Dedim körükçülük böyle işte ben neler çekiyorum. Ama allah için gık demedi..


9 Mart 2011 Çarşamba

Çocuklarımızın hayallerini çiğnemek....

Bu filmi izleyin. Çocuğunuz varsa muhakkak izleyin derim. Film şu sözlerle bitiyor çocuklarımız hayallerini ayaklarımızın altına seriyorlar. Çok dikkatli basalım.....




filmin altında view subtitles yazan bölümü tıklatıp türkçeyi seçerseniz türkçe alt yazılı olarak izleyebilirisiniz.

5 Mart 2011 Cumartesi

Bu hafta sonundan kalanlar...

Bu hafta sonu hava güzel olacak diyordu meteoroloji ya, dururmuyum soluğu arılıkda aldım. Güneşli pırıl pırıl bir hava. Sabah saatleri serindi arı uçuşu yoktu.

Ama öğlene doğru coştular. Önce temizlik ve yavru uçuşlarını keyifle seyrettim. Sonra muslukları kontrol ettim. Polen gelişi oldukca iyi.


5-3-2011 kontrol
Yükleyen mturunc. - Komik hayvan videolarını izleyin.

Dıştan kontrol kesmedi bizi. Bal stoklarını kontrol ettim. Hafta başı itibarıyla hava soğuyacak kar gelecekmiş. Ama güçleri ve stokları işin altından kalkmalarını sağlar.

Arı mevcudu oldukça iyi. Yavru faaliyeti tüm kovanlarda başlamış. Rutubette atmış. Yavru faaliyeti hızlanınca rutubette de artış oluyor.

Arılarımın kontrolü fazla uzun sürmedi. Bahçede yapılacak çok iş vardı hemen geçiş yaptım. Arılığımda boş yerlere kaysı, erik ve beyaz kiraz diktim. Beyaz kiraz dölleyiciymiş. Senelerdir kiraz vermeyen bir ağacım var bakalım nasıl olacak.


Aşı videoları da izliyorum bu aralar. Önce kırmızı kirazımın bir dalına beyaz aşıladım.

Çekirdekden yetiştirdiğim bir ağacım vardı onada şeftali aşıladım:(

4 Mart 2011 Cuma

Erkek gözlü çıta örermi örmezmi:)


 Bu aralar malum olduğu üzere yavru faaliyeti başladı. Bal tüketimi de had safhada olunca açlık riski yükseldi. Şerbet ve donmuş bal takviyesi yapmak arıları aç bırakmamak lazım.  Dün hava bir kac saatliğine güzel olunca balkondaki arımı açtım. En son verdiğim balın yarısını halletmişler. Erkek petek gözü ördürmek amaçlı olarak verdiğim çıtayıda bayağı bir halletmişler. İzlesinler bakalım örmez diyenler. Yumurta atılmamış henüz ama yakında o görüntüleride paylaşacağım..:/)



 





3-2-2011 balkon

Yükleyen mturunc. -

2 Mart 2011 Çarşamba

Arıların ıslahı verimli hatlar...:/(


Resimdeki kişi benim tıp fakültesinde öğrencilik yıllarımda her öğrencide olması gereken bir sözlüğün yazarıdır. Kitapdaki tanıtımının daha gerçekci daha etkileyici olacağını düşünerek fotoğraflayıp yayınladım.


Bu bir tıp sözlüğüdür. Ancak sadece Tıp sözlüğü de değildir, kimya, botanik ve zooloji sözlüğünüde içinde barındırır.


Bu aralar olur olmadık yerlerde genotip ve ekotip konularında ahkam kesilir oldu. Bu kelimelerin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılsın diye konuyu Pars Tuğlacı hocamızın sözlüğünden sizlere aktarmak istedim. Zatı muhteremin birisi evvelki senelerde kişiler kendi uzmanlık alanları dışında konuşmayı seviyolar demişti o nedenlede hocamızın ağzından konuşmayı tercih ettim. Ayrıca mesleğim gereğide hastalarıma genetik bilimi konularında bilgi verme yetkisine sahip olduğumu da belirteyim.

GENOTİP: bir bireyin genlerinin karekterleri bakımından gösterdiği yapı.

Açmak gerekirse canlı bireyin genlerinde bulunan karekterlerin görünüşüne davranışına yansımış hali demekdir. Genotip denilen bu yapıda cevre kosullarının etkisi yoktur.

EKOLOJİ: Biolojinin organizmaların kendi aralarında ve çevreleriyle olan karşılıklı münasebetlerini inceleyen bir dalı.

Şimdi bu tariflerin ardından belirli bir bölgede, belli bir zaman içinde, o çevrenin ve diğer canlıların karşılıklı etkileşmeleri sonucunda, ortaya çıkan özellikleri bünyelerinde taşıyan canlılara ekotip diyebiliriz. Bu özelliklerin kimi kısa sayılabilecek sürelerde kimi ise mılyonlarca yılda oluşabilecek özelliklerdir.

Yalnız bu işler böyle tarif edildiği kadarda basit değildir . Örnek olarak Afrikada doğmuş ve ataları milyonlarca yıldır orada yaşayan bir insanın cildi koyu renklidir. O bölgede milyonlarca yıl gibi bir süre sonucunda güneş ışınlarının yeryüzüne dik gelmesi sonucu oluştuğu düşünülen bu özellik ekotipik bir özellikmidir, evet. Ama bu insanı getirin cilt rengi beyaz olan insanların milyonlarca yıldır yaşadığı İsveçe orada yaşasın Afrikalı bir eşle yapacağı çocukları gene kendileri gibi koyu renkli cilde sahip olacakdır. Hatta İsveçli bir eşle yapacağı çocukları da koyu renkli olacakdır zira koyu renkli cilt geni baskın gendir. Bu konuyu örnek vererek anlatmaya çalıştığım şuki; çevre koşulları değişince bu özellikler değişmemektedir. Bazı özelliklerde belli sürelerin sonunda genlere işlenmektedir. Bu örnekte de göreceğiniz gibi bu konular karmaşık ve hala genetikciler tarafından tartışılan ve tam olarak izah edilememiş konulardır.

Bu bilgiler biz arıcılara gereklimidir belli bir yere kadar evet. Neden derseniz kullandığımız arının ne olduğunu kaçıncı kuşak olduğunu üreteceğimiz ana arı ve kolonilerde bazı olumlu ve olumsuz özelliklerin ortaya çıkma şansının ne kadar olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Zira bu özellikler ürettiğimiz arılarda şansa kalırsa, bütün bir sezonun kaybı söz konusu olur ki bu çok önemli bir kayıptır. Özellikle geçimini arıcılıkdan sağlayan bir kişinin üreteceği ana arılardan oluşacak kolonilerde; verimlilik, koloni gücü oluşturma ve sakinlik gibi özelliklerin ne olacağını önceden tahmin edebilmesi gerekmektedir. Aksi halde neler olacağını söylemeye sanırım gerek yoktur.
Sıradan bir arıcı hatta mesleki eğitim almış bir arıcı için ben bulunduğum bölgede bir ana arı bulayım selekte edeyim bunun safını hatta f1 ini üreteyim demek gerçekleşmeyecek bir davranış olur. Bu işler bilimsel bir ekip tarafından ciddi bir çalışma sonucu yapılabilecek ve uzun sürecek girişimlerdir. Ciddi eğitim derken bu bir okul hatta üniversite işidir, bilgi, deneyim ve ekipman işidir. Her okul bitirenin evinde sağda solda yapacağı işler değildir. Bir arıcı en fazla kendisi için saf damızlık ana arı üretimini yapabilir. Bunu ama izole bölgede ama suni dölleme yöntemiyle yapabilir. Yalnız üretim yapacağı damızlık ana arıyı bu kuruluşlardan temin etmelidir. Pars Tuğlacı hocamızın biografisi de işte bu kuruluşların nasıl kişilerden oluşacağına dair iyi bir örnektir.

Şimdi biz arıcılara deniyorki genç analarla çalışın. Bunların hangi genç ana arı olduğu çok önemlidir. Irkı, çalışacağımız bölgeye uyumu bal verimi uysallığı vs. özellikleri önemlidir. Bunu da nasıl önceden tahmin edeceğiz derseniz işte bize bunu ülkemizdeki bilimsel kuruluşlar söyleyecekdir. Gelişmiş ülkelerde bu böyle olmaktadır. Bize şu saf anayı alın bundan bölgenizdeki f1 ana arı üretin bu üreteceğiniz anaların oluşturacağı koloniler yüzde bilmem ne kadar verimli olur denmelidir. Yada şu ana arıyı alın bunu bala çalıştırdığınız kolonide kullanın bu verimlidir ve verimliliği şudur denmelidir. Şimdi bunları bana bilimsel kuruluşlar söyleyecekse benim bilmeme ne gerek var diyebilirsiniz. Evet haklısınız bu güne kadar böyle yapıyorduk öğrenmiyorduk sorgulamıyorduk geldiğimiz noktada neredeyiz bir bakın. Bir bölgenin arısı tüm ülkeye dağıtıldı hepimiz kullandık. Bazıları bu işi bende yapıyorum dedi ve bizi kandırdılar. Sonuç bu seneki arı ölümlerinin %50 olacağını tahmin eden arıcılar bir tarafda, 300 arısından 80 tane arısı kalanlar diğer tarafda. Koloni başına bal almayı bırakın sıfır sağımla trakyadan dönen arıcılarımız öbür tarafda. Tabiki yurdum insanı akıllıdır bu gidişatın sonucunda daha karlı olduğu için bal üretmeyi bırakdık arı kolonisi üretir olduk. Geçen sene 100 tl ye kovanıyla koloni aldık Muğla bölgesinden. Ama artık böyle gitmeyecek bize kim ne derse düşüneceğiz, tartacağız sonra karar vereceğiz. Kuruluşun bilimselliğini, yaptıklarını araştırıp ikna olduktan sonra söylenenleri kabul edip uygulayacağız.
Tuzluğu alıp koşma devri kapandı artık:)


Bunlar benim doğru bildiklerim. Paylaşmak istedim.