29 Haziran 2009 Pazartesi

Üç hafta ayrı kaldıktan sonra bu hafta sonu arılığa gittim. Henüz ay çiçeğinden nektar gelmeye başlamamış gibi. Ham petek isteyenlere takviyeler yaptım. Fakat ağır kaldırmamam gerektiği için birde artık geç kalındığı için zayıf kolonilerde birleştirme operasyonu yapılamadı. Pazar günü telefonda abi senin tenekeleri getiriyorum diyen ses on dakikada yanımdaydı:) Trakyalı şenol öyle bir zamanlamayla aradı ki altta görüldüğü üzere bizimki yarı aç kalkdı masadan :) Yanındaki kamyonun şöförü arkadaş o konuşurken malı götürüyordu.

Tenekeler bu sene iyi oldu geçen seneki gibi boş pet bidon peşinde koşmayacam. Tenekelerin kapakları açık, bizimki dediki sakın takmayasın contası bozuluyor. Söküp takınca olmuyor. İyide bunun içine börtü böcek girer yav dedim ve delikleri koli bandıyla kapadım.

Bu sene bahar balının sağımı sağlık nedenlerimizle yapılamadı. Artık ayçiçek balıyla beraber sağılacak. Geçen sene arılığın birincisi olan maşallah adlı kovan gene katı doldurmuş, balını sırlamış.
Bende kuluçkalığın üzerine ham petekli bir kat daha vererek bunu üç katlı yaptım.

Karakovan sanki yavaşlamış. Yada ben aceleci davranıyorum. Ama ayçiçeğinden nektar akımı başlayınca işler yoluna girecek.

Ama bu hafta sonu yaşadıklarım her şeyin başı sağlık ve sıhat derler ya onu doğrular nitelikteydi. İnsanın tüm sevdiklerine kavuşmasının yolu da sağlıktan ve sıhatten geçiyor. Bana geçmiş olsun mesajı gönderen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.

19 Haziran 2009 Cuma

Dr. Remzi Tosun..

09.Haziran.2009 gecesi şiddetli mide bölgesi ağrısı, bayılma sonucu hastaneye gittim. Aslında bu mide ağrısı türünden şikayetlerim hep vardı. Ama insan hastalık konduramıyor ya kendine işte bizde mide dedik durduk. Olayın olduğu cumartesi gecesi uyutmadı o ağrı beni. İlaç felan derken sabaha karşı uyumuşum. Pazar günü bahçe komple makinayla çapalandı. Çabuk yoruluyordum ama bunu geceden kalma uyksusuzluğa bağlıyordum. Pazar gecesi uyumuşum ağrı felan yok sabah işe gittim tüm gün çalıştım hatta gece 21.00 gibi eve geldim. Aklımca hafif bir şeyler yiyip yatayım dedim. Yediğimde bir dilim kepekli ekmek ile bir kaç dilim karpuz. İş te ne olduysa ondan sonra oldu mide bölgemdeki ağrılarım şiddetlendi. Evde dolanıp duruyorum. Gece 02.00 gibi tuvalet hissi ile gittiğim tuvalette hanım yerde bulmuş. En güzelide yerde yatarken uyandırmış napıyosun burda demiş uyuyorum demişim:) Ağzım dilim dolanıyor atraf puslu bir halde ambulans çağırdık. Tam 14 sene ambulans doktoru olarak çalıştım kalp krizi gibi zamanın çok önemli hastalarda ben doktorum sedye taşımam diyemedim. Hatta bir seferinde vakit kaybetmemek için malzemelerle birlikte taşıyıcı arkadaşı olay yerinde bırakıp hastayı hastaneye götürdük. Ama bizim kısmetimize düşen doktora helal olsun ben doktorum sedye taşımam dedi alt komşuyu uyandırdık vs. Laf aramızda onunla ilgili resmi başvurular tarafımdan ayrıca yapılacak. Hastaneye girdik bir şenlikte orada başladı. Çömezin biri hemen sonda taktı bağırış feyat felan derken hala her küçük su dökmeye gidince onu hatırlıyorum. Bu hıyar ağası ultrasonda da sabrımı taşırdı düşünün şok sınırındayım ama elini felan tutup saydım sövdüm. Şu göğsüm darbeye dayanıklı olacak şekilde iyileştiğinde ilk işim onu bulacam:)) Diyeceksiniz hepmi kötü gitti tabiki değil işte olayın kahramanı tam o sırada ortaya çıktı. Başımda birileri dolanıp duruyor konuşuyorlar yapılacaklar konusunda kararsızlar belliki. Ama baktım bir tanesi benim öğrencilik yıllarımdaki kankalarımdan Celalin abisi OP.DR. REMZİ TOSUN bu adam o zamanlar bir öğrenciyiz çulsuz zamanlarımız bu Dr olmuş sağında solunda dolanıp dururduk. Dedim abi beni hatırladınmı biraz kaşındı ben yardımcı oldum bakın işte dedi bela geliyorum demez. Dediki arkadaş kalbinde delik var kalb ile dışını kaplayan zar arasına kanama oluyor. Bu kanama durmazsa kalb bu zardan kese içinde sıkışacak kalacak. Diğer taraftan kalp krizide geçiriyorsun bu halde açarsak durum dahada zorlaşacak işte felan falan derken abi dedim sen aç, niye dersen tüh keşke açsaydık kurtarırdık diyeceğine açtık napalım olmadı dersin dedim. Bu arada unutmadan belirteyim hastane konseyi benim için inop (ameliyat edilemez, masada kalır anlamında) kararı vermiş. Bu karara rağmen hemen kağıtlar imzalandı beni bir sedyeye aldılar neremde kıl varsa oralarını tıraşladılar sonrasını hatırlamıyorum. İşte böyle kritik anlarda önemli radikal kararlar alabilmek herkesin harcı değildir. Şunu da belirtmek gerekir ki; bahsettiğim hekim konseyin kararına ve %1 yaşama şansım olmasına rağmen beni ameliyata alıp hayatımı kurtardı. Ameliyatta ölse idim konseyin bu kararına rağmen beni ameliyat eden bu kişi bayağı hukuksal sorunlar yaşardı. Burada bir insanın hayatı söz konusu ayrıca yaptığınız ameliyatlardaki başarı oranınız da sizin kariyeriniz için çok önemlidir. O nedenle çok az kişi başaramayacağı bir işe girmek ister. Saydığım tüm bu  nedenlerle hayatımı bu adama borçluyum. Çünkü biliyorumki bu ülkede 50-100 cerrah seçin bunlar içinden sadece o böyle bir riske girerdi. Gözümü açtığımda yoğun bakımdayım her yerimi delmişler oralara buralara hortum sokmuşlar. Hımm dedim yırtmışız burası dünyaya benziyor:) Ama kıpırdasam her yerim ağrıyor. Kalça etlerim sanki çürümüş ama diyorum yav kac gün oldukı böyleyım felan derken çarşafımı değiştiren görevlilere hüngür hüngür ağlayıp inleyerek yalvarıyorum ama sonuçta bu hal üç gün sürdü. Bu üç günlük yoğun bakım hayatım kadar kendimi hiç aciz ve çaresiz hissetmedim.
Sonrası cuma akşamı servise alındım hastanede hasta asansorunu kullanan bir görevlide vardıkı bu adam olmasa hastaların ziyaretcilerden sıra gelip asansor bulmaları mumkun olmuyormus. Bu gün evdeyim çok şükür. Bu yaşadığım olay süresince en fazla kızıma üzüldüm. Olayın farkında değil ama çok durgunlaşmış. Bundan sonrasında benim için sadece o var.

17 Haziran 2009 Çarşamba

hastanedede rahat yok

Ben nerede hata yaptım bilemiyorum, bu adamdan kurtulmamda sanki imkansız.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Sepet Havası

Bu hafta sonu cuma akşamı arılığa gider gitmez ilk işim geçen hafta yalancıya kaçan ruşetteki arıları bir ana arı kutusuna yönlendirerek verdiğim eşleşmemiş ana arının ne durumda olduğuna bakmak oldu. Bizimki geçen hafta ilk verdiğimde işçi arılar gibi gitmiş kek yiyordu bu hafta ana arı olduğunun farkına varmış olacakki çerçevelerde dolanıp durmaktaydı.





Daha sonra kozalak oğullardan birini koyduğum kutuyu açtım onunda keyfi yerinde.

Ana arı endamlı endamlı dolanıyor.

Cumartesi günü koloni kontrollerine başladım katlı kovanlarımın durumu gayet iyi. Nektar geliyor zira ben hala ayakta şort üstte T-şort arı açıyorum kimsin ne arıyosun burada diyen yok.

En son olarak bu sene oğul silkelediğim sepeti kontrol ettim. Dalakları indirmişler. Acayip keyfim yerine geldi. Bence bir arılığın süslerinden olan karakovan ve sepet kovanlarım bu sene arılandılar. Anlayacağınız sepetin havası yerinde.


Bu haftaki haberler bu kadarmı diyeceksiniz. Asıl haberler haftaya başlıyor. Zira bu sene oğular ile başım dertte olması sebebiyle bayağı yoruldum. Ancaaak haftaya birleştirme operasyonlarım başlıyor. Mümkün olduğunca ayçiçeği bal akımına güçlü kovanlarla gireceğim. Şu anda iki katlı kovanlarımda bahar balı olmasına rağmen sağım yapmadım sadece kuluçkalıklara ana arıya yumurta atması için yeni kabarmış petek vermek amacıyla sağım yapabilirim. Hedef ayçiçeğine güçlü kolonilerle girmek.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Bu hafta sonu böyle görüntülerle geçti....

Cumartesi sabah 08.00 sıraları. Bahçeye çıktım elimde çayım. Her sabah hele bahar sabahıysa yeni bir şeylerin doğuşu ne kadar güzellikler varsa hep bir arada. İşte arılarımın yanında büyük emekler verdiğim bahçemin çiçekli kesmı. Bu sene emeklerimin karşlığını bana fazlasıyla veriyor.







Gene aynı sabahın bir kaç saat sonrası şüpheli bir kovan açılıyor. Yaklaşık beş adet ana memesi var. Önce ikisi bırakılıp kalan üç tanesi kesiliyor. Allahtandır olsa gerek maket bıçağıyla kestim memeleri bozmadan aldım. Kovanı kapadım. Birden memelerden birinden bir ayağın dışarı çıktığını gördüğümde gene yeni doğumların keyfi gönlümde. Maket bıçağının ucuyla yardım ettik dünyaya gelişe.

Veee mutlu an yeni kraliçe avucumda. İlk elimi gördü bu dünyada şaşırmışmıdır bilmiyorki doğal olarak çıkması gereken ortamın neresi olduğunu. O nedenle şaşırmadı.


İlk çıkanı kafese aldım. Baktım peşinden ikincisi çıkmaya çalışıyor aynı yardımı onada yaptım oda geldi dünyaya. Kaderleri nice olacak önümüzdeki günlerde anlaşılacak göreceğiz. Bunların birini kek kısmını açıp asıl kovanına verdim. Diğerini yalancıya kaçan bir ruşet arım vardı onları uzağa sılkeleyıp gelenlere verdım bakıp goreceğız neler yaşayacaklar neler görecekler.


Bu hafta yaşadıklarım beni birazdan fazlaca duygusallaştırdı o nedenle böyle şiir tadında aşk hikayesi formunda yazdım başka türlüde anlatılmazki bu yaşadıklarım.


Daha sonra aklımda kütük kovan ne haldedir sorusuna yanıt bulmak var gidip açtım kerataları. Dalakları kalburcu tabir edilen formda indirmişler.



Bir naylon poşete sünger parcalarını didikleyip doldurdum.


daha sonra bu naylon yastığı karakovanı sıkıştırma yapmak amaçlı olarak kullandım. Bence güzelde oldu bakalım onlar beğeneceklermi.

Meyve ağaçlarımın olduğu bölüm pek bakımlı olmasada ıdare eder.


Evim boyaları döküldü. Bu sene bir şeyler yap yoksa sıvalarımıda dökeceğim der gibi. Bu sene ivedi olarak bakıcaz çaresine.

Akşam üzeri yan bahçemin görüntüsü


Gene akşam üzeri evimin üst tarafında kalan arılığımdan görüntüler.