25 Aralık 2011 Pazar

ANA ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ SERTİFİKAMIZI ALDIK....

Bu sabah 09 00 gibi evden çıktım. Beykoz Akbaba köyündeki kestane balı festivaline gidiyorum.
Amacım hem festivale katılmak hemde Ana arı üreticiliği sertifkamı almak. Aslında bunlarda bahane maksat arıcılarla buluşmak.:/) Hava soğuk termometre 2 dereceyi gösteriyor. Beykoz tepeleri bembeyaz çatılar kar tutmuş.

Tören günün anlam ve önemini belirten konuşmalarla başladı.

Bu kursta en fazla emeği geçen, gerçek gizli kahraman Bahri bey in elinden aldım sertifikamı.



Kursu veren Ordu arıcılık araştırma merkezi müdürü Feyzullah hocamız da bize arıcılıkdaki son gelişmeleri anlattı.


Arılıkların meradaki ekonomik konuşlanma mesafesi 1,5 - 2 km olmalıymış. Zira arılar en ideal olarak 600-800 metreden nektar taşıyorlarmış.


Feyzullah hocamızın getirdiği 5000 eu luk suni tohumlama aletini de inceleme fırsatımız oldu.

Sadri abimizde kendi yaptığı yerli üretim aletleri tanıttı. Meraklılar pür dikkat dinledi.


Zaim abide yav ne var, ne bakıyorsunuz burdan deyip merakla inceledi aleti.:/)


Öğlen arasında Zaim abimizin akrabasını ziyaret ettik. Niye ettik bizim ne işimiz vardı derseniz bize gezme olsunda:/) iyikide gitmişiz adamcağızın bahçedde cennet hurmaları ağacın dalında duruyor. Zaim abi bizimkini kuş olarak kullanıyor:/) hop ağacın tepesine:) ama ev sahibi baktıki ağaç kuruyacak mızıkcılık etti. Neyse toplananlara el konup işi tatlıya bağlayarak oradan ayrıldık.


Tören bitimi muhabbete doyamayınca soluğu bir restuarant da aldık orda devam ettik. Akşam oldu Feyzullah hocamız evine gidecek bizlerde fare deliğine:/(  şimdi bu nerden çıktı diyen olursa çocukken derdik ya evli evine evi olmayan sıçan deliğine aklıma geldi işte hani giddelim diyen olmasa sohbete devam edeceğiz.


Bu kursun düzenlenmesinde emeği geçen Beykoz İlçe Tarım Müdürlüğü ne veteriner  Bahri beye Ordudan kalkıp gelen ve bize anlatana kadar göbeği çatlayan Feyzullah Konak hocamıza sonsuz teşekkürler.

18 Aralık 2011 Pazar

Doğum günü kutlaması:)

Geçen hafta gezecem diye arılığa ve tavuklarıma gitmemişdim. Aklımda bizim gurk hanımda idi hani:) Bu sabah gittiğimde cik cik sesleri kümesin dışından duyuluyordu:) Kapıyı açtığımda hanımefendi kabarmış yatıyo belliki çıkarmış bir şeyler:)

Kalkınca altından çıka çıka bu çıktı::/( üç haftadır yattığına deyse bari:)


Ben kapıyı açık bıraktımki diğerleri biraz gezinsinler; aa bizimkilerde çıkmazmı yav bu bayağı adam olmuş be:/) anasının önünde böcek fellanda yiyor:) Hazır dışardayken dedim kümesi bi kontrol etmek lazım ve bir tane çıkar çıkmaz ölmüş civciv buldum. Neyse bu da iyi oldu oyalanırız dedik. Köşeye bir ahşap kutu koydum şöyle kapısı felan olanından artık içine girerlerse rahat ederler:) İçimden bi ses al İstanbula götür dedi ama bu bayağı adam olmuş anasıda tek olması nedeniyle ısıtır. Ayırmadım anasından:) Hayırlısı bakalım tavukmu horozmu olacak. Vecdi abinin tekniğine göre tavuk ama bakacaz zaman neler gösterecek.Ali duaya şimdiden başlar horoz olsun diye de bakalım neler görecek:)


İki hafta önce yapmış olduğum laktik asit uygulamasının sonuçlarını bu hafta görebildim. Çekmecelerdeki ölü varoalar uygulamanın etkili olduğunun göstergesiydi.



Ağaçlarım yapraklarını dökmüşler, bende bakır uygulamasını yaptım. Kutularımı inşallah son kez olur diyelim, bir kerede daha besledim. Durumlar şimdilik böyle. Bakalım haftaya neler göreceğiz.

14 Aralık 2011 Çarşamba

Artık unutulan ama önemli ayrıntılar...

Bu gün bal eritme kazanıma bir teneke bal koydum. Malum arkadaşlardan bal varmı diyenler çoğalırken, kavanozlanmış balım azaldı. Son zamanlarda rutin uygulamalarımız arasında olduğundan önemsemediğimiz, fakat balın sağlıklı olarak tüketilmesi içinde bir o kadar önemli bir malzeme olan BAL ERİTME KAZANIm. Plastik çöp kovasından, alt kısmına 1000 watt lık termostatlı bir ısıtıcı koyarak yaptım. 

İçini su doldurup, tenekeyi de içine koyup, fişi prize takıyorum. 45 dereceye ayarladığım termostat sayesinde sıcaklık bu seviyede sabit kalıyor. Bir hafta sonunda balımı erimiş olarak kavanozlara aktarıyorum.


Arılığımdaki savaşın gazisi olan balkondaki kolonim ise nufusunun azalması nedeniyle çok iyi izole edildi. Aşağıdaki gibi sarılıp sarmalandı. Üst örtü bezi nerdeyse 5-6 kat kumaşdan oluşuyor.


Havalarda iyi gidince yavru faaliyeti de devam ediyor. Burası İstanbul polen kanağı bol. Eh durum böyle oluncada bunu bahara kadar 5-6 çıtaya çıkarırım artık. 



Üst örtü bezine ilave  örtü tahtası olarak polıuretan levha kullanıyorum. Dedim ya bu ayrıntıları geçmişte merakla okuyup uygularken, şimdi konuşmaz olduk.

11 Aralık 2011 Pazar

Sadece gerçekleri açıklıyorum:)

Bu sene gezmemiz geldi ve bir haftada yapılan proğramla sabahım köründe çıktık yola. Kahvaltı feribotta yapıldı.

Orhaneline vardığımızda hyeeeyt erkeksenizn tek tek gelin nidalarıyla bize doğru koşan iki kişi tarafından karşılandık:)

Adetolduğu üzere toplu fotoğraf çekindik:)


Grubumuzun yeni üyesi "fenni döllemeci"


Güne arılıkda sahlep içmekle başladık..


Sadri abimizin yapmakda olduğu suni tohumlama aletini inceleyen bir arkadaş:/) hani seneye ben bu işe de girerim, arılarım ile yaptığım gibi dost düşman çatlatırım der gibi bakmakta...:/)


Yolda ceviz bırakmadık toplanmadık..


Kamp ateşi yakıldı..


Pilavın makbulü; pirinçler kuyruğunu kaldırmış olana kadar pişmiş olanıymış.


Kurdun kuşun hakkı incirler yürütülürken ev sahibine yakalandı birileri:)


Efraim hocam da organik maydonoz diyetine başladı:/( Sadri abininde eline diken battı:)


Mangalda pişenlerin yenmesine geçildiğinde birileri artık kontrolden çıkmıştı:/)


Fatihin horozu:/) 4 yaşında varmış. Kesemiyorlarmış:) dedim niye üç gün kaynasa pişmez bu inek dedi:/(


Köyün çıkışındaki bu enteresan çeşme bizi uğurladı.

Bunca latife bir yana, Fatih kardeşim tarafından mükemmel ağırlandık. Ateş başındaki arıcılık sohbetinde akşamın nasıl olduğunu bile anlayamadık. Her şey için teşekkürler kardeşim.

4 Aralık 2011 Pazar

Pazar günü hava günlük güneşlik 15 derece ve ben arılıktaydım...

Bu sene  kış gelemedi bir türlü. Oksalik asit uygulaması için ha bu gün ha yarın derken, bir türlü uygun zamanı yakalayamadık.


LAKTİK ASİT UYGULAMASI ile mturunc
Arılar salkıma girmezse bende laktik asitle sezonu kapatırım dedim ve uyguladım. Zaten inekler yavruyu kesmişler tek doz bile yeter. Sadece tek problem uygulama benim için yorucu oldu o kadar:/(


Havalar soğumadı diye bir tarafdan yakınıyorum ama bakmayın diğer tarafdanda oynuyorum:) bu sene işlerimin karışıklığı sonucu ihmal ettiğim kutuları geçen haftalarda beslemenin mükafatını aldım. Tüm şerbetler çekilmiş. Petekler ağarmış.


Bir defada altı bardak invert şurup verdiğim inek hepsini çekmiş. Durumları rayına girdi tekrar.



Alttaki kutuda benim hatam sonucu şerbeti alamamışlar. Boğulanlar olmuş. Kaygan yüzeyli bu kutunun tahtaları içine düşünce bu durum oluşmuş. Başkaca problem yok. Ben ilk gördüğümde anasızmı acaba demiştim ama görünürde problem yok ve ana mevcut.


Benim depo kovan. Zaten iyiydi ve yoluna devam ediyor.


Benim horoz:) ona selam söyle dedi:) kime dedim o da bilir, sende bilirsin kim olduğunu dedi:) her kuşun eti yenmezmiş:) böyle söyle dedi...:/)


Bu hafta sonu hava güzel olunca bütün kurtlarımı döktüm. Gurk tavuk hala yatmakda:) fotolamayı unuttuk. Bu hafta civcivleri çıkarması lazım bakalım ne olacak. Önümüzdeki çarşambadan sonra hava soğuyacak kış gelecekmiş:/( inanasım gelmiyor ama ben hazırlıklıyım. Yemleri ve suları bir ay rahat yeter. Hayırlısı bakalım.

27 Kasım 2011 Pazar

Yağma:/(

Geçtiğimiz çarşamba arılığa gidip işlerimin en sonunda terasdaki arılarıma da bakayım dedim. Bu arılarım; iyi baktığım, kendi üretimim olan özel koloniler:) bu nedenle bakımlılar. Bir tanesi 5-6 çıta arılı olarak tutulmuşdu. Bu durumda tutmamın nedeni anaya çok fazla yumurta attırmamak amaçlıydı. Aynı zamanda da bana 300 metre aşağıya 50-60 koloni geldi bu sene. Sonuçda bu kolonilerden olduğunu zannettiğim yağmalama girişimi meydana gelmiş. Şu manzaraya bakın sanki ortaçağ meydan savaşı yaşanmış ve savaş alanı ölü arı dolu. Bu görüntü olayın terasda olmasından kaynaklanıyor, arazide olsa bu kaddar ölü arı böcekler tarafından halledilip bize gösterilmiyor. Yada otların arasında göremiyoruz.

Burasıda savaşın yaşandığı kalenin kapısının önü:/) yani kovanın musluğu. Yerler petek kırıntıları ve yağmalanan balın bulaşıkları....

Saldırıya uğrayan komutan hayatta. Ordusunun nufusu bayağı azalmış ama kale kontrolündeydi. Ama yağmalanma işte savaş gibi sonuç kötü.

Ama dedim ya benim için kıymetli bu arı. Şu anda 2-3 çıta kadar kalmışlar. Aldım geldim balkona. Yakın çevremde arı yok bu nedenle kışın rahat edip yaralarını saracaklar. Bende kışın oyuncak sahibi oldum. Bahara götürürüm artık.

24 Kasım 2011 Perşembe

Duramadım dün gene arılıktaydım:/(

Geçtiğimiz cumartesi günü arılığıma gitmiş, açlıkdan sönen bir kutu ve açlık sınırında olan diğer kutularımı beslemiştim. İçim rahat etmedi dün öğleden sonra boş olmam nedeniyle bir kez daha invert şurubumu yanıma alıp gittim. Yeni makinamın kartını yeniledim. Bu sefer çuvallamayacağım. İşte ilk makro denemem, karakovanın önündeki bir arı.

Gitmişken bahçede kalan son ürünleri de topladım. Zeytinlerimi de topladım. İlhami abinin paylaştığı yöntemle yapacağım bunları.


Gariplerim az bi şerbet aldılar hepsi kapı önünde nöbetteler:(

Cumartesi verdiğim şuruplar çekilmiş.


Bu sefer miktarı artırdım. Bu hafta hava sıcaklıkları 12-13 derece cıvarı gıdecek çekerler diye düşünüyorum.


Benim depo kovan arı nüfusu olarak ve bal stoğu olarak mükemmel. Buda güçlü bir koloninin kışa rahat girdiğinin görsel olarak ispatı.

Cumartesi kümesimin zeminini ahşap kapladığımı söylemiştim. Hayvanların ayağını pislikden ve soğukdan korumuş oldum. Sağda görülen şamandıralı suluğum kendini kanıtladı. Üstünde 200 litrelik su deposu var. Yemliklerde yaklaşık 6 hafta yetecek miktarda yem içeriyor. Yani kışın kar kıyamet zamanları 6 hafta gitmesem olacak.