Dün İstanbulda yer yer kar yağdı. Kurtköy tarafında dün akşam üstü arabanın termometresi 2 dereceyi gösteriyordu. Ama bu sabah 8 derece ve hava güneşli olunca hemen iş yerindeki kutuların yanında aldım soluğu. İlk önce gemiden başladım. Şuruplarını tam olmasa da çekmişler. Bende tamamladım. Bizim gemi kaptanı kızımız alımlı alımlı geziyor çıtalarda. Keyfi yerinde görünüyordu.
20 Mart 2009 Cuma
Bir Kış Bir Yaz derken bu gün güzel havayı değerlendirdik...
14 Mart 2009 Cumartesi
.......... ......rı gibi gezdik..
Bu gün sabah kalkamadım. Baktım saat 11.00 olmuş Ali de İstanbula gelecekti naaptı diye bir arayım dedim. Başakşehirde Salih abimizin yanındaymış. Atladım arabaya bizede gezme lazım ya doğru oraya. Başakşehirden foto yok. Niye derseniz Salih abinin makinanın pilleri bitmiş benim pilleri ona ödünç verdim. Eh naapalım o kısmın haberlerini onun blogda izleriz artık.
Daha sonra Ali Türkle beraber geçtik Mustafa Kabaoğlu hocamın Murat Çakırla beraber çalıştıkları arılığa. Arılık güzel bir yerde şehrin göbeği. Etrafı ağaçlarla çevrili, arıcıların evlere yakın daha ne olsun. Burada bu gün gelemeyen bir kaç arıcının daha arıları mevcut. Çok güzel dizilmişler. Arılık temiz ve düzenli.
12 Mart 2009 Perşembe
Gemide faaliyete kalınan yerden devam ediliyor....
Bu gün sabah hava 10 derece civarı. Aklımda gemide bizim kız yumurta attımı acaba? Hemen körüğü yaktım ve açtım. Bir gün önce dolu bıraktığım şampuan kutusunu yarılamışlar. Pazartesiye kadar açmamak için 200 ml lik süt kutularından birisinide şerbetlik olarak devreye soktum ve iki şerbetliği de invert şurupla doldurdum. Başladım çıtaları tek tek çekmeye. İlk çıta rahatlamama sebep oldu zira invert şurubu gözlere taşımışlar. Soğukta aç kalma şansları düştü.
10 Mart 2009 Salı
Gemide açlık başlamış.......
Bu pazartesi sabahı iş yerimdeki kutuları açtım. Hemde ne açma üstlerindeki asetat ve kartonları aldım. Önce kutulara baktım. Bu kutulardaki analar biliyorsunuz geçen sene 37 nolu karnioldan film çekmek amaçlı üretilmişti. Nerdeyse 4 çıtaya arı basıyor. Bunları invert şurupla besliyorum. Durumları çok iyi. Analar badem kadar:) olmuşlar geziyorlar. İnvert şurupla kış günü petek ören arılara nispet bunlarda yavru faaliyetine tam gaz devam ediyorlar. Mevsim izin verse oğulda verecek ama zaman yetmeyecek bizimki gelip bu anaları alacak. Kutuları elden geçirip invert şuruplarını tamamladıktan sonra sıra gemiye geldi. Gemide yaklaşık 3 çıtaya (dört demiyorum) basan arı var. Gemiyi de artık invert şerbetle beslemek amacıyla beşinci çıtasını aldım. Bu çıtanın yerine 3,5 cm kalınlıkta şampuan kutusundan keserek yaptığım şerbetlik koyacağım. Petek en dışta ve zırnık bal kalmamış. Dedim bu ne ve başladım tüm çerçeveleri tek tek elden geçirmeye.
8 Mart 2009 Pazar
Malesef benimki de ölmüş......
Dün cumartesi sabah erkenden arıların yanına gittim. Öğlen saat 13.00 e kadar yağmur sürekli yağdı. Tabi boş durmadık çerçeve çaktık. Yaklaşık 50 tane kadar çerçeve çakıldı.Öğleden sonra yağmur durur durmaz körüğü yakıp arıların yanına gittim. Başladım sırayla invert şerbet verdim. Çıta ve fotoğraf çekmedim zira üç haftadır aklım onlarda idi ve bitirmem lazımdı.
İki senedir kat attığım kovanlardan birisi ki bu kovan yaklaşık 7-8 çıta arıyla kışa girmişti. Dumanı kenardan şöyle bir verip şerbetliğe şurubu dolduruyorum her kovanda belli bir arı sesi var fakat bunda ses çok cılız çıktı.Bende tamamen açtım. Çıtalarda bal var fakat son 3 çıtaya gelene kadar arı yoktu. Sondan bir ve iki öncekilerde toplasan bir çıtanın tek yüzünü kaplamaz miktarda arı var ve dağınıklar. Anayı arıyorum yok, günlük yumurta yok, kapalı yavru yok. Balıda vardı ama kovan yağmalanmamış, Arılar kuyruk kaldırıp kanat çırpıyorlardı. Bu ana muhtemelen yaşlı idi ve tabir yerindeyse pili bitti heraldeki mefta olmuş. Napalım canımız sağ olsun dedik ballı çıtalarından bir kaç tane aldık açda kalmayacak kadarını bıraktık kalanlara kapadık. İki tarafındaki kovanlarda güçlüydü birleştirme yapmadık. Kışın anasız kalan kovanların sezona kıyasla daha geç yalancıya kaçtığını duyuyordum gözümle gördüm.
Buraya kadar anlattıklarım aslında en son yaptıklarımdı. Ben ılk olarak 37 nolu frolaynı açtım. Onada kenardan duman verip şerbeti doldurdum ama nufusu şöyle iyice bir kontrol ettim. Durumlar iyi çıta çekip bakmadım fakat üstten görünüş ve arıcılık tecrübem :)) durmun iyi olduğunu söyledi. Aşağıdaki resimler frolaynın kovanın üstten görünümü. Sadece bunda fotoyla uğraştım. Diyeceksiniz başlık niye şimdi bizimki sabah açacak bilgisayarı bu haber güncellemeye bu başlıkla düşecek ve yüreği hop edecek:)))
5 Mart 2009 Perşembe
Ohhh be hava ısındı....
Bu gün hava oldukca ısındı. Sabah sıcaklık 10 derece civarındaydı. Bende açmayalı nerdeyse bir hafta olacak iş yerindeki kutularımı açtım. İlk açtığım kutuda tablo gayet iyi üzerinde örtü bezi amaçlı olarak kullandığım mukavva yan taraflardan nemliydi. Bardak invert şerbetle dolduruldu. İkinci açtığım kutu üzeri asetatla kaplı onda da durumlar iyi. Rutubet yok.
3 Mart 2009 Salı
Çıta delme aparatı
Bu sene internette çıtaları kolay delme amaçlı olarak tasarlanıp üretilmiş bir kaç tane aparat gördüm. Filmlerini izledim. Dururmuyum bir tanede ben yaptım. Çıta delme hem kolay, hem hızlı ve hemde daha düzgün olacak benim için.Bu amaçlı olarak büyük bir marketin kampanyada 10 tl ye sattığı daha çok maket işiyle uğraşanların kullandığı matkaplardan 3 adet aldım. Bunları bildiğimiz boru kelepçeleri kullanarak bir ahşap zemine monte ettim. Yerlerinde sabit durmaları ve aynı seviyede durmaları içinde ön ve arka kısımlarına sıcak plastik yapıştırıcı ile destekler yaptım. Ahşap zeminin üzerine 16 mm lık bir başka sunta daha monte ederek matkap uçlarının çıtayı ortalamasını sağladım. Ayrıca çıtanın delici uçlara doğru düzgün bir şekilde ilerlemesi için de birde dayama çıtası monte ettim.

