2 Mart 2011 Çarşamba

Arıların ıslahı verimli hatlar...:/(


Resimdeki kişi benim tıp fakültesinde öğrencilik yıllarımda her öğrencide olması gereken bir sözlüğün yazarıdır. Kitapdaki tanıtımının daha gerçekci daha etkileyici olacağını düşünerek fotoğraflayıp yayınladım.


Bu bir tıp sözlüğüdür. Ancak sadece Tıp sözlüğü de değildir, kimya, botanik ve zooloji sözlüğünüde içinde barındırır.


Bu aralar olur olmadık yerlerde genotip ve ekotip konularında ahkam kesilir oldu. Bu kelimelerin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılsın diye konuyu Pars Tuğlacı hocamızın sözlüğünden sizlere aktarmak istedim. Zatı muhteremin birisi evvelki senelerde kişiler kendi uzmanlık alanları dışında konuşmayı seviyolar demişti o nedenlede hocamızın ağzından konuşmayı tercih ettim. Ayrıca mesleğim gereğide hastalarıma genetik bilimi konularında bilgi verme yetkisine sahip olduğumu da belirteyim.

GENOTİP: bir bireyin genlerinin karekterleri bakımından gösterdiği yapı.

Açmak gerekirse canlı bireyin genlerinde bulunan karekterlerin görünüşüne davranışına yansımış hali demekdir. Genotip denilen bu yapıda cevre kosullarının etkisi yoktur.

EKOLOJİ: Biolojinin organizmaların kendi aralarında ve çevreleriyle olan karşılıklı münasebetlerini inceleyen bir dalı.

Şimdi bu tariflerin ardından belirli bir bölgede, belli bir zaman içinde, o çevrenin ve diğer canlıların karşılıklı etkileşmeleri sonucunda, ortaya çıkan özellikleri bünyelerinde taşıyan canlılara ekotip diyebiliriz. Bu özelliklerin kimi kısa sayılabilecek sürelerde kimi ise mılyonlarca yılda oluşabilecek özelliklerdir.

Yalnız bu işler böyle tarif edildiği kadarda basit değildir . Örnek olarak Afrikada doğmuş ve ataları milyonlarca yıldır orada yaşayan bir insanın cildi koyu renklidir. O bölgede milyonlarca yıl gibi bir süre sonucunda güneş ışınlarının yeryüzüne dik gelmesi sonucu oluştuğu düşünülen bu özellik ekotipik bir özellikmidir, evet. Ama bu insanı getirin cilt rengi beyaz olan insanların milyonlarca yıldır yaşadığı İsveçe orada yaşasın Afrikalı bir eşle yapacağı çocukları gene kendileri gibi koyu renkli cilde sahip olacakdır. Hatta İsveçli bir eşle yapacağı çocukları da koyu renkli olacakdır zira koyu renkli cilt geni baskın gendir. Bu konuyu örnek vererek anlatmaya çalıştığım şuki; çevre koşulları değişince bu özellikler değişmemektedir. Bazı özelliklerde belli sürelerin sonunda genlere işlenmektedir. Bu örnekte de göreceğiniz gibi bu konular karmaşık ve hala genetikciler tarafından tartışılan ve tam olarak izah edilememiş konulardır.

Bu bilgiler biz arıcılara gereklimidir belli bir yere kadar evet. Neden derseniz kullandığımız arının ne olduğunu kaçıncı kuşak olduğunu üreteceğimiz ana arı ve kolonilerde bazı olumlu ve olumsuz özelliklerin ortaya çıkma şansının ne kadar olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Zira bu özellikler ürettiğimiz arılarda şansa kalırsa, bütün bir sezonun kaybı söz konusu olur ki bu çok önemli bir kayıptır. Özellikle geçimini arıcılıkdan sağlayan bir kişinin üreteceği ana arılardan oluşacak kolonilerde; verimlilik, koloni gücü oluşturma ve sakinlik gibi özelliklerin ne olacağını önceden tahmin edebilmesi gerekmektedir. Aksi halde neler olacağını söylemeye sanırım gerek yoktur.
Sıradan bir arıcı hatta mesleki eğitim almış bir arıcı için ben bulunduğum bölgede bir ana arı bulayım selekte edeyim bunun safını hatta f1 ini üreteyim demek gerçekleşmeyecek bir davranış olur. Bu işler bilimsel bir ekip tarafından ciddi bir çalışma sonucu yapılabilecek ve uzun sürecek girişimlerdir. Ciddi eğitim derken bu bir okul hatta üniversite işidir, bilgi, deneyim ve ekipman işidir. Her okul bitirenin evinde sağda solda yapacağı işler değildir. Bir arıcı en fazla kendisi için saf damızlık ana arı üretimini yapabilir. Bunu ama izole bölgede ama suni dölleme yöntemiyle yapabilir. Yalnız üretim yapacağı damızlık ana arıyı bu kuruluşlardan temin etmelidir. Pars Tuğlacı hocamızın biografisi de işte bu kuruluşların nasıl kişilerden oluşacağına dair iyi bir örnektir.

Şimdi biz arıcılara deniyorki genç analarla çalışın. Bunların hangi genç ana arı olduğu çok önemlidir. Irkı, çalışacağımız bölgeye uyumu bal verimi uysallığı vs. özellikleri önemlidir. Bunu da nasıl önceden tahmin edeceğiz derseniz işte bize bunu ülkemizdeki bilimsel kuruluşlar söyleyecekdir. Gelişmiş ülkelerde bu böyle olmaktadır. Bize şu saf anayı alın bundan bölgenizdeki f1 ana arı üretin bu üreteceğiniz anaların oluşturacağı koloniler yüzde bilmem ne kadar verimli olur denmelidir. Yada şu ana arıyı alın bunu bala çalıştırdığınız kolonide kullanın bu verimlidir ve verimliliği şudur denmelidir. Şimdi bunları bana bilimsel kuruluşlar söyleyecekse benim bilmeme ne gerek var diyebilirsiniz. Evet haklısınız bu güne kadar böyle yapıyorduk öğrenmiyorduk sorgulamıyorduk geldiğimiz noktada neredeyiz bir bakın. Bir bölgenin arısı tüm ülkeye dağıtıldı hepimiz kullandık. Bazıları bu işi bende yapıyorum dedi ve bizi kandırdılar. Sonuç bu seneki arı ölümlerinin %50 olacağını tahmin eden arıcılar bir tarafda, 300 arısından 80 tane arısı kalanlar diğer tarafda. Koloni başına bal almayı bırakın sıfır sağımla trakyadan dönen arıcılarımız öbür tarafda. Tabiki yurdum insanı akıllıdır bu gidişatın sonucunda daha karlı olduğu için bal üretmeyi bırakdık arı kolonisi üretir olduk. Geçen sene 100 tl ye kovanıyla koloni aldık Muğla bölgesinden. Ama artık böyle gitmeyecek bize kim ne derse düşüneceğiz, tartacağız sonra karar vereceğiz. Kuruluşun bilimselliğini, yaptıklarını araştırıp ikna olduktan sonra söylenenleri kabul edip uygulayacağız.
Tuzluğu alıp koşma devri kapandı artık:)


Bunlar benim doğru bildiklerim. Paylaşmak istedim.

28 Şubat 2011 Pazartesi

Yavru faliyeti ve soğuklar...sonuç açlıkkk....:(

Marmara bölgesinde arılarda yavru faaliyeti geçtiğimiz haftalarda başladı. Bu hafta itibarıylada hava soğudu. Yavru olunca bal tüketimide had safhada. Açlık kapıda. Mart ayı kazma kürek yaktırır derler ya kolonilere bence birer kazma kürek takviyesi yapmak gerekir diye düşünüyorum:/) ben yaptım. Poşette invert şurubumu kısa sürede verdim. Bu yöntem arının hemen üzerine vermek ve kısa sürede vermek açısından kullanışlı olan bir yöntem.



28 Şubatta arıların beslenmesi
Yükleyen mturunc. -

19 Şubat 2011 Cumartesi

Bu hafta balkonda idare ediyoruz...

Bu hafta işlerim dolayısıyla arılarıma gidemedim. Hoş aklım onlarda değil. Geçen hafta hepsini elden geçirmiştim. Bu haftada balkondaki ile idare ediyoruz. Körüğü yaktım ve inekleri açtım. Hepsi kafaları çıkardı bakıyolar saat 11 00 bu saatte ne işin var delimisin der gibiler.:=)


Yavru alanını bayağı genişlettiler. Yakında sıkışıp oğul verecekler. Az kaldı bunlarda diğerlerinin yanına giderler. Balkon karışacak komşular problem çıkarabilirler.


İsmi lazım değil bazı arkadaşlar abi orada petek örmez bunlar demişlerdi. Ya bakın hala başlamadı inekler. Bu gün bunlara bi invert daha yapmam gerekecek sarfiyat artmış.

Bu hafta bu çıta tamamlanır. Bizde el öptürürüz napalım. Yaşımızın gereği işte....

Hava sıcak 12-13 derece civarı arasıra yağmur atıştırıyo ama şuna bakın polen toplayım derken helak olmuş:) Eee evde çolul çocuk olunca geçim zor tabi. Koşturacan durmadan..


14 Şubat 2011 Pazartesi

12-13 şubat çalışmalarım


Bu cumartesi hava çok güzeldi. 14 derece civarlarında güzel havayı bulunca başladık çalışmaya. İlk iş elde pürmüzle mevcut katları dezenfekte ederek hazırladık. İyikide yapmışız;




















Zira ilk açtığımız kovanda görüntü buydu. Köşede belirgin rutubet ve küf.
























Bu kovan benim ilk yaptığım altı kapalı kovanlardan ve 9-10 senelik bir kovan. Bunun içinde 4-5 çıta arı vardı musluğuda bir güzel propolisle kapatmışlar. Yakacak bölümüne nakledildi.




















içindeki arılarda tel altlıklı bir kovana nakledildi. Çekmece kapatıldı. Malum yavru dönemi başlıyor içerdeki ısının korunması lazım.

























Bizimkinin aman abi çok dikkat et dediği bir kolonim varki anası şapkalı ve 61 numara. Ev halkı tarafından hiç sevilmez. Zira yazlığın terası ona aitmiş. Ya arkadaş çıkın diyorum ben çıkıyorum bakın korkmayın ama nerdee:=)





















Bu sene çıta işine kafayı takdım. Geçenlerde bir yapı markette dolaşırken 10 mm uzunluğunda ahşap dolaplarda raflara ayak olarak konulan çivili plastik parçalar gözüme ilişti. Bizim çıtaların üst parçası 25 mm olduğuna göre bunları kullanarak 35 mm yanak çıtası olan çıta yapabilirdim. Zaten beni en çok uğraştıran yanak çıtası değilmiydi. Bu aparat derdime çare oldu işte. Yaptımda. Şimdiden standart 37 mm diyenler var gibi geliyor bana buda acil durum elde çıta kalmadığında çıkış yolu standardı işte isteyen kullanır.



















Bunu çıtanın bir yüzüne takıyorsunuz işlem tamam. Aşağıdaki gibide diziyorsunuz.




















Ölçüde tamam. Buna benzer bir şeyi yabancı sitelerden birinde görmüşdüm. Bence cuk oldu. Yanak çıtasınıda 25 mm kestim alt çıtayıda. Bu sene bunuda deneyeceğim. 20 li paket 1 tl civarı yani 10 çıta çıkıyor. Daha ne:)




















Pazar günü hava soğudu. Arıları da zaten elden geçirmişdim. Girişdim depodaki katlara. Önce bir temizlik sonra pürmüz faslı ve en sonda dış boya yapıp yerine dizdim.


En son olarakda bu sene kullanacağım plastik yanak çıtaları için hazırladığım üst çıtalara kanal yaptım. Bu kanal temel petek takarken gerekli. Aksi halde üst parçayı oraya tutturmak bayağı uğraştırıyordu.



9 Şubat 2011 Çarşamba

Bahara çıkan arılarımızın bal stoklarına dikkat..Tohumlarım geldiiii:)

Evet arkadaşlar. Bu sene doğru düzgün kış olmadı ve arılarımız salkıma giremediler. Kovan içinde stoklar ciddi anlamda tükeniyor. Aman kontrolleri ihmal etmeyelim bu sıralarda bal stoklarını kontrol edip ihtiyacı olanlara takviye yapalım. Zira yavru faaliyetiyle birlikde bal tuketımı de artacakdır.En hızlı şekilde oyalanmadan arıya şerbet verme işlemi poşetle vermekdir. Ben buzdolabı poşetlerinin büyüğünü kullanıyorum. Kovan üstünü örtecek ama dışa taşmayacak kadar buyuk poşetler o kadarki iyi olur. Neden derseniz büyük poşet içine koyacağınız şurupdan dolayı çok fazla yukseklık oluşturmaz. Bu uygulamada poşete şurubu koyarken poşet içinde hava kalmamasına dikkat etmek gerekmektedir. Bundan da amaç gene poşetin çıtaların üzerine yayıldığında yukseklık yapmamasını sağlamaktır.




poşetle arıların beslenmesi



Dün Ali soruyordu abi senin tohumlar gelmedimi diye. Derdi tasası yeme :) allah onu açlıkla terbiye etmesin...

Geldi bak; bunlar çok enteresan renkli mısır..bu sene beraber yeriz:(


Bunlarda değişik sebze tohumları. Bakalım nasıl olacaklar. Şimdi millet gene laf edecek nerden buldunuz bunları diye:(

Mehmet kardeşim ellerine sağlık. Bu yazda bekliyorum seni. Hemde bak bakalım sebzelerin nasıl olmuşlar bir kalite kontrolden geçir. Böyle şeyler öyle parayla pulla olmaz. Dostluk gerekir arkadaşlık gerekir.... Adem olmak yetmez, adam olmak gerekir...

7 Şubat 2011 Pazartesi

5-6 Şubat günleri çalışmalarım...

Bu hafta sonu hava güzel olacak haberlerini takiben cumartesi sabahdan soluğu arılarımın yanında aldım. Hava 8-9 derece fakat rüzgarlı bir hava ortamı daha ssoğuk hissettiriyordu. Bu nedenlede pek arı uçuşu yoktu.
Bir iki kovanda örtünün üzerinden kontrol yaptımki beklenen görüntülerle karşılaştım; arılar salkımdaydı.
Boş durulurmu; hemen bu seneki ihtiyacımız olan çerçeveleri hazırlamaya başladım. İlk hedef 100 normal yeni çıta ve 100 yarım ballık çıtası hazırlamak.


Önce üst çıtalar, sonra alt çıtalar plastik yanakların yuvalarına uygun ölçülerde kesilip hazırlandılar.


Sonra bakalım nasıl oldular amaçlı olarak bir miktar montaj yapıldı ve görüntü alındı.


Yarım ballıklarda güzel oldular.



Montaj aşaması çok basit. Yanaklarda tel takmak için deliklerde hazır zaten.


Daha önce http://ariciilkyardim.blogspot.com/2010/10/gibi-geziyorum.html adresinde bu çıtaları tanıtmış imalatını yapan arkadaşların adres ve telefon bilgilerini vermişdim. Bu yanak çıtalarını defalarca kullanmak mümkün olacak kanaatindeyim. Bakalım ilerki dönemlerde neler yaşayacağız. Bu sezonun sonunda asıl notumuzu vereceğiz.

Bu sene 10 koloni ile yola devam kararı aldığımdan dolayı bu rakamların eldeki mevcutla yeterli olacağını düşünmekteyim.
Cumartesi gününü bu şekilde değerlendirdikten sonra pazar günü hava 12 derece ve rüzgarsızdı. Arılığımda tam bir bahar havası hakimdi.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Ah İstanbul .....:/)

Dün akşam İstanbul Kurtköyde yollar 18.00 sıraları böyle kar yağışlıydı. Bu hafta için meteorolojik veriler havanın soğuyacağı yönündeydi. Yüksek kesimlerde de denilen oldu ve kar etkili olmasada yağdı.

Çalıştığım iş yerinin etrafındaki araziler kar tuttu. Fakat iç kısımlarda şehrin klimatize etkisinden dolayı etkili olamadı.

Bu gün öğlen 15.00 civarı arabanın derecesi 5-6 civarı gösteriyordu. Hava güneşli. Seyithan abi Ali ye arı uçuyor demiş. Sanki bende uçmuyor. Balkondaki kızlar ballıbabadan polen çekiyorlardı.

Çoluk çocuğun rızkını temin etmek kolaymı adam böyle neffes nefese kalıyor işte. Ama burada atladığımız daha doğrusu söylemediğimiz bir konu şuki altı kapalı kovanlarda yavru faaliyeti devam ediyor. Üç hafta öncesi için söylüyorum tel altlıklılarda yavru faaliyeti yoktu. Bu gün itibarıyla gözlem sonucumuz şuki tel altlıklı kolonilerde gidişat daha iyi.
Tabi hala arılarını daha doğrusu kendilerini kekleyenler var onlarda izliyorlar bu durumu inşallah faydalı oluruz. Unutmadan bazıları araba derecesine bakmayı keşfettiler yakındır bu tel altlıklı kovanlarıda keşfederler:/)