kabak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kabak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ekim 2010 Pazar

Ohh be kalfa olmak ne güzel yav:)

Bu hafta sonu cumartesi günü bahçem sonbaharın güzelliklerini yaşıyordu. Son kez açan güllerimin boynu bükükdü..


Bizimki soracak yiyecek bi şeyler yokmu diye var al bak bir kabak. Daha portakaldan biraz irice ne zamana adam olacaksa..

Bu kış armutunuda ona ayırdıydım ama gelmezki deyip hallettim:(

Ayvaların son bir iki haftası kaldı..

Cumartesi günü hava serince arılarımın kış hazırlıkları tamam olunca onları açmadım. Hafta içi toprak yağan yağmurlarla suya doymuş bende otlarını tırpanla biçdim ve yarı kısmını çapaladım.

Hep hayal kurardım; şu benim çıraklık bitsede, artık şu ustayı beslemekden kurtulup körükçülerim tarafından besiye çekilsem diye. Bu hafta Salih abimiz aradı abi dedi akşama bendesiniz:) hık mık fakat çokda nazlanamıyom hani vazgeçer felan:) dedim tamam ve akşam üstü soluğu Tekirdağda aldık. Adamın yeri deniz kenarı benim orda kış burda yaz mübarek hava:) Hemen arı açalım dedik.
İlk kovanın bal durumu oldukça iyi. Full ballı bir duvar çıtası mevcut.

Arı nufusuda iyi.

Fakat bakdım beslemekden bloke olmuş dedim beslemeyi bırak bu kovanda al bunun şerbetliklerini. Bu arada unuttum söylemeyi Salih abimize ramazan bayramı öncesi iki adet karniol f1 ana arı vermişdik o günden bu yana bu arkadaşımız bırakın maske takmayı arıyı dumansız açar olmuş:) Eskiden maske altına mavi çorap giyerdi.:/) Neden derseniz mavi çoraba arı saldırmıyormuş.

Arıların her ikiside çok iyi diğerini bir süre daha invert şurupla besle dedim. Zaten klasik şerbet vermiş oda ekşimiz ve arı almamış. Tamam dedi:) Kovan üstünü naylonla örtüp;

Örtü tahtası olarak strafor koyduk. Kovanları kapadık.

Pazar günü de hiç sevmediğim bir arkadaşımın düğünü vardı gitmesek olmaz hani oraya gittik. Dedim bir yastıkda kocamayın hep genç kalın yaşlılık kötü:=) Allah mutlu etsin.

19 Eylül 2010 Pazar

Kış hazırlıkları tam gaz.....:(/)

Bu hafta cuma akşamı arılıkdayım. İşe invert şurupla başladım. 30 litre kadar hazırladım:( derdim neyse...



Geçen hafta uyguladığım son formik asitlerde buharlanmış. Şişeleri ve kartonları topladım.



Tüm kovanlar sırayla elden geçti. Özellikle ana kontrolu yapıldı. Kiminin kendileriyle kimininde günlük yumurtalarıyla müşerref olup rahatladık. Bu uygulamada hiç ana kaybı yaşamadım.


Bazı kovanlarda fazlalık teşkil eden petekleri aldık.


Elimde 5 adet kat kaldı. Bunları kullanarak 5 litrelik bidonlarda invert şerbet uyguladım:) Musluklara şezlong ve şemsiyeleri çıkardılar anında havada sıcak nektarda böyle bol olunca sandılar temmuz ayı geldi yeniden:)


Bir gün sonraki durum yarıya kadar çekmişler şerbeti..


Geçen hafta farelere karşı elek telli uygulama yapmışdım. İneklere yaranamadık işi gücü bırakıp bunu kemiriyorlar.


Anında ahşap aparatlar yerini aldı musluklarda. Hem fare hem yagmaya karşı önlem tamam.



Bu haftanın enteresan olaylarından birisi de cuma akşamı arılıkda yaşadıklarımdı. Kovanlarımdan birisi tam gaz çalışıyordu. Akşam saatleri ve hava serinlemiş. Diğer kovanlarımda gidip gelen hiç arı yok. Bu kovan sanki ayçiçeği tarlasına çalışıyordu.

Yagmacı kovan
Yükleyen mturunc. - Komik hayvan videolarını izleyin.

6 Eylül 2010 Pazartesi

Rehine kurtarma operasyonu, varoalara karşı yeni planlar:)

Bu hafta şişeleri yollayamayınca bizimkini aradım abi ne demek seni bile yollarım ama pahalı olur dedi:) Eh napalım bir işe giriştik katlanacaz dedik ve gel beraber iftar edelim numarasıyla şişe işini Ali ye yıktık. Yeğeniyle gelmiş baktım benim stetoskopu almış kalbini dinlemeye çalışıyor allah sonunu hayretsin. Bu adam yakında bizim işede el atarsa şaşmam.:/)



Cumartesi sabah arılığa giriyorum telde çırpınan bir kuş:/( Yahu dedim işin yokmu sabah sabah nasıl takıldın oraya derken baktım ayağında ip bağlı ve ip tele dolanmış.


Hep duyardım; uçan kuşları çağırsın diye bazı kuşları ayaklarından iple bir yerlere bağlarlarmış. Buda böyle bir garibim işte ....nin birinin eline düşmüş. Anlaşılan ipi ağzıyla kesip kaçmış ama bizim elimize düştü işte. İpi telden kurtardım acayipde ısırıyor eldivenle çalıştım.



İneği aldık eve getirdik ayaklarındaki ipler zarar vermeden çözüldü. Bizim kızda arada başını okşuyor:) sonra beraberce salıverdik. Cİnsi nedir anlamam ama insanlardaki bu davranışıda hiçmi hiç anlamam. Neyse sonuçda bize yakışan yapıldı diyelim...

Bu hafta tapa ve şişeleri bulduk ya dururmuyuz başladık formik asit çalışmalarına. Önce 10 x 15 cm karton üzerine direkt uyguladım. Kullandığım karton kırtasiyecilerde satılan gri beyaz renkte ve çantacıların da kullandığı cinsden olanlar.Şişenin üzerinde ölçülendirme de yaptım. Günlük 15 ml yi geçmeme kuralını bu yöntemde tutturamadım. Bir diğer problemde karton asiti görünce yumuşuyor. Bir yerde hata yapıyorum ama bulacaz bakalım.


Bir kovanda da bildiğimiz çay tabağına peçete koyup uyguladım. Bunda da sonuç çok iyi değil doz aşımı oldu fakat ilkine göre daha iyiydi. Yalnız şunu belirteyim tel altlıklı kovanlarda bu doz aşımı hiç sorun olmuyor. Benim karakovana bulaşık bezine 5 ml formik asiti emdirip arka kapakdan zemine koydum. Sanırsınız arı oğul verecek hepsi kendini dışarı attı.

Formik asit verirken kovanlara boş kat atıyorum onun içinde uyguluyorum.




Bir diğer uygulamamda 5 x5 cm ebatlarında plastik kapaklı cam kutularda kartonu filtre olarak kullanarak yaptığım uygulamaydı ki bu tam not aldı. Kartonun dışarda kalan kısmı 4 x 6 cm civarıydı. Burada da ölçülendirme kullandım kontrollerımde gunluk ortalama 10 ml buharlaşma miktarını tutturdum

Bu sene bahçede bal kabağıda vardı. Üç tane verdi bir tanesi benim kızdan ağır oldu. Onlarıda hasad ettim.